BİLGİSAYAR OYUNLARI-TELEVİZYON VE ÇOCUKLAR
Son dönemlerde, bilgisayar oyunları, çocuklar için vazgeçilmez bir eğlence aracı olarak görülmektedir. Bilgisayarı olan ailelerin çoğu çocuklarını bilgisayarın başından kaldıramamaktan, olmayanlar ise; çocuklarının eve bilgisayar alma yönündeki ısrarlarından şikâyet ediyorlar. Ayrıca son dönemlerde, şiddet içeren oyunların giderek artması, aileleri bu oyunların olumsuz etkileri üzerine de düşünmek zorunda bırakıyor.
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube tarafından yapılan çalışmada, Kayseri İl sınırları içerisinde, aşağıda isimleri belirtilen 14 oyunun, 18 yaş altı ve çocuklara; 12 oyunun ise 15 yaş ve altı çocuklara oynatılmasının çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkilediği gerekçesiyle valilik onayı ile yasaklanmıştır.
18 Yaş ve Altı Çocuklara 15 Yaş ve Altı Çocuklara
Yasaklanan Oyunlar Yasaklanan Oyunlar
⦁ Bloodrayne ve serisi 1. Street Fighter ve serisi
⦁ Call of Duty ve serisi 2. The Lord of the Rings ve serisi
⦁ Grant Theft Auto (GTA) ve serisi 3. The Matrix, The Matrix online
⦁ Hitman ve serisi 4. Medal of honor ve serisi
⦁ Global operations ve serisi 5. Transformers ve serisi
⦁ Sniper elite ve serisi 6. Stronghold
⦁ Battlefield ve serisi 7. Conflict desert storm ve serisi
⦁ Wolfenstein ve serisi 8. Delta force
⦁ The Godfather, the godfather II 9. Serious sam ve serisi
⦁ Half-life ve serisi 10. Counter strike
⦁ Metin-2 11. Painkiller ve serisi
⦁ Knight online 12. Apocalyps
⦁ Prince of persia serisi
⦁ Diablo ve serisi
Aslında oyun oynamak, çocuklar için bir lüks değil, ihtiyaçtır. Bununla beraber çocuğa doğru eğitim verilmesi açısından, ailelerin oyuna ayrılacak süre ve oyunun içeriği konusunda dikkatli olması ve bilinçli hareket etmesi çok önemlidir.
Bilgisayar Oyunları Çocukları Nasıl Etkiler?
Bilgisayar oyunları deyince çoğunluğun aklına şiddet içeren oyunlar ve bunların olumsuz etkileri gelmektedir. Bu konu ile ilgili yapılan bir araştırmayı örnek verecek olursak;
Bir grup çocuğa, tek başlarına iken şiddet içeren görüntüler izletiliyor. Aynı görüntüler diğer grup çocuğa, yanlarında bir büyük varken izletiliyor. Görüntüleri yalnız başına izleyen çocuklar, her seferinde bu görüntülerden daha çok zevk almaya ve günlük hayattaki konuşmalarında, orada duydukları kelimeleri kullanmaya, görüntüdeki kahramana benzer hareketler yapmaya başlıyorlar.
Bir yakınlarıyla birlikte görüntüyü izleyen çocuklar ise; giderek şiddet içeren sahnelerden rahatsızlık duymaya başlıyorlar. Çünkü, izleme esnasında yanlarındaki büyükleri, çocuklara izledikleri olayların kötü olduğunu anlatıyor. Dahası şiddete maruz kalan kişinin hissedecekleri hakkında düşünmelerini sağlayarak çocukların empati yeteneğini geliştirmeye çalışıyorlar.
Yalnız başına izleyen çocuklar, bu görüntüleri oyun olarak görüp ondan zevk alıyorlar, diğerleri ise, gördükleri olayların gerçekte nasıl anlamlandırılması gerektiğini öğrendikleri için aynı görüntülerden rahatsızlık duyuyorlar.
Televizyon gibi bilgisayar oyunlarının da küçük çocuklar üzerindeki etkisi daha fazladır. Çocuğun, gerçeklik duygusunun yedi yaşında geliştiğini hatırlarsak; yedi yaşından küçük bir çocuğun gerçekle hayal arasındaki sınırı çizemediğini görürüz. Gördüklerini anlamlandıramayan çocuk anne babasının tepkisine bakar. Eğer anne baba panik yapıyorsa, ciddiye alıyorsa, çocuk bunun ciddi bir şey olduğunu düşünür. Beyninde korkuyla ilgili alanlar harekete geçer ve aşırı stres kimyasalları salgılamaya başlar. Anne baba soğukkanlı ise daha az etkilenir. O nedenle çocukların, özellikle küçük çocukların, gerek televizyon izlerken gerekse bilgisayarda oynarken mümkün olduğunca yalnız bırakılmaması gerekir.
Son yıllarda iyice yayılan bir akım, kitle iletişim araçları vasıtasıyla popüler kimliklerin oluşturulması ve bu kimliklerin bilgisayar oyunlarıyla desteklenmesi yoluyla çocuklara benimsetilmeye çalışılmasıdır. Çocukların popüler kimliklerle, özdeşim kurması sağlanarak o kimliklerin üzerinden tüketim arttırılmaya çalışılmaktadır.
Buna karşı çocukları küçük yaştan itibaren bilinçlendirmek gerekir. Aileler çocuklara bu kimliklerin kasıtlı olarak ortaya çıkarıldığını anlattıkları takdirde çocuk eleştirel düşünme becerisi kazanır. Eleştirel düşünebilen bir çocuk da her gördüğüne, duyduğuna inanmak yerine, görüp duyduklarını bir süzgeçten geçirdikten sonra kabul ya da reddeder. Gördüğü her şeyi olduğu gibi beynine yazan bir çocuk, şiddeti haklılaştıran görüntüleri zihnine kaydederse büyük olasılıkla hak arama, sorun çözme yöntemi olarak şiddeti seçecektir.
Bilgisayarı ve televizyonu baştan sanık sandalyesine oturtmak yerine; çocuğa, bu aletleri doğru kullanmayı öğretmek gerekir. Yapılan araştırmalar, bilgisayar oyunlarının çocukların zihinsel gelişimi üzerine olumlu etkilerinin de olduğunu gösteriyor. Doğru oyunlar aracılığıyla öğrenmeyle ilgili zihinsel süreçleri harekete geçirerek çocuğa stres altında soğukkanlı kalma becerisi, dikkatini uzun zaman sürdürme becerisi de kazandırılabiliyor. Çocuğa doğal bir ihtiyacı olan oyun sayesinde birçok şey öğretilebilir.
Bilgisayar Karşısında Çok Fazla Zaman Geçiren Çocuklar
Bir çocuğun, bütün gününü bilgisayarda oyun oynayarak geçirmesinin de doğru olmadığı açıktır. Oyunda başarılı olmak, örneğin bir makineyi kontrol edebilmek, bir yarışı kazanabilmek çocukta üstünlük duygusu oluşturabilir. Bu durum çocuğun hoşuna gider ve çocuk kendisini mutlu hisseder. Bunun nedeni o esnada beyninin mutluluk kimyasalları salgılamasıdır. Fakat çocuk bunu sürekli yaptığı zaman sadece onunla mutlu olmayı öğrenir, başka mutlulukları tadamaz. Hâlbuki insan beyni başka sebeplerle, uğraşlarla da mutluluk hormonu salgılayabilir. Çocuk, başka şekillerde karşılayamadığı duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için de bilgisayar oyunlarına sığınıyor olabilir.
Fakat şöyle bir sorun vardır; çocuk oyun oynarken mutlu olur ama oyun bittiği zaman hayatın gerçekleriyle karşı karşıya kalır, mutsuz olur ve tekrar oyuna döner. Bir müddet sonra bütün gününü bilgisayar karşısında geçiren, gece geç yatan, sabahleyin kalkamayan, gözü bir şey görmeyen, okuldaki başarısı düşen bir çocuk ortaya çıkabilir. Böyle bir durumla karşılaşmamak için baştan önlem almak gerekir.
Aileler Ne Yapmalı?
Bir çocuğa “Bilgisayar oyunu oynama” demek hiçbir zaman gerçekçi olmaz. İnsanlarda yasaklanan şeylere karşı merak ve öğrenme içgüdüsü uyanır. Bu nedenle yasaklamak çözüm değildir. Yasaklamak yerine çocuğa bilgisayarı doğru kullanmayı öğretmek ve onu farklı alanlarla, hobilerle tanıştırmak gerekir. Öncelikle çocuğu anlamak lazımdır, anlamazsak çocuk için doğru olanı bulamayız. Uzun bir süre bilgisayar istedikten sonra buna kavuşan çocuğun ilk günlerde bunun keyfini çıkarmasına izin verilmelidir. Ondan sonra aile içi oturum yapılmalı ve çocuğa bilgisayar kullanma kültürü anlatılmalıdır.
Çocuğa şöyle diyebiliriz: “Bilgisayarda oyun oynamanın yararları da zararları da var. Kimi oyunlarla zekânı, düşünsel kapasiteni geliştirebilirsin. Ancak her konuda olduğu gibi bilgisayarla da ilgili bazı kurallarımızın olması gerekir. Biliyoruz, senin eğlenmeye de dinlenmeye de ihtiyacın var ama bunun belli bir süresi olmalı.”
Aileler, bilgisayarla ilgili koydukları kurallara çocuklarının ne kadar uyduğunu takip etmelidirler. Çoğu anne bunu ilk birkaç gün takip edip sonra bırakabiliyor. Çocuklar annelerinin yufka yürekliliğinden yaralanıp bir müddet sonra rahatlıkla eskisi gibi davranabiliyorlar. Aileler uygulamayacakları kuralları koymamalı, koydukları kuralın da arkasında durmalıdırlar. Çocuk böylece bilgisayarla oynamanın, televizyon seyretmenin yöntemini öğrenmiş olur.
Ailelerin yaptığı hatalardan birisi de şudur: Çocuk tam kendisini bilgisayara kaptırmış oynarken “Hadi ders çalış” denilince çocuk derse düşman olur. Onun yerine “Vaktin doluyor, bak sana 10 dakika daha müsaade. 10 dakika sonra dersinin başına oturacaksın” denirse daha iyi olur. Öbür türlü çocukla anne zıtlaşır ve ilişkileri daha da bozulur. Bozulan ilişkiyi düzeltmekse oldukça zordur. Aile, çocuğu bir türlü vurdulu kırdılı oyunlardan vazgeçiremiyorsa; hiç olmazsa bunu onaylamadığını çocuğa ifade etmelidir. Çocuklar, günde en fazla iki saati bilgisayar başında geçirmelidir. Bu süre arttıkça zararlar da artıyor. Onun için anne babalar çocuklarına başka uğraşlar edindirme konusunda yardımcı olmalı, mümkün olduğu kadar onlarla birlikte olup, hep birlikte zaman geçirecekleri hobiler geliştirmelidirler.
Çocuğun doğru-yanlış, iyi-kötü kavramlarını doğru kurgulaması, büyük ölçüde ailenin göstereceği dikkat ve özene bağlıdır. Anne-baba çocuğu eğitemiyor, doğru yönlendiremiyorsa, sorunu bilgisayar oyunlarında değil, kendilerinde aramalıdırlar.
Doğru yöntemler kullanıldığı takdirde bilgisayar oyunları zaman yönetimi, mesajları doğru algılama, eleştirel düşünme, görsel becerinin artışı, zihinsel kapasiteyi yükseltme, stres altında soğukkanlı kalabilme becerisi gibi özelliklerin kazandırılmasına aracı olabilir.
Televizyon ve Şiddet
Televizyon, kuşkusuz yaklaşık yüz yıllık icadından bugüne kadar kitle iletişim aracı olarak insanları ve yaşantılarını etkilemektedir. Aile ve sosyal yaşamlar, zihinsel gelişim, dil gelişimi, tüketim ve beslenme alışkanlıkları, globalleşme açısından tarihsel gelişimden söz edebiliriz.
Çocuklar açısından değerlendirildiğinde yaş dönemlerine göre olumlu veya olumsuz farklı etkilenmektedirler.
0-3 Yaş Arası Çocuklar ve TV
0-3 yaş sevgi ve güven gereksiniminin tam karşılanması gereken bir dönemdir. Çocuğun beslenme, temizlik ihtiyaçlarının yanında kucaklamak, okşamak, onunla konuşmak, sevildiğini hissettirmek, onunla oyun oynamak, düzenli olarak onu gezdirmek, beraber kaliteli zaman geçirmek onun zihinsel, duygusal, sosyal, dil ve motor gelişimine katkıda bulunur. Çocuğun bu dönemlerde duygusal ve sosyal açıdan cansız bir uyaran ile karşı karşıya kalması konuşmasına, bakışına, gülmesine karşılık alamaması, iletişim ve etkileşim sağlayamaması, sosyalleşme ve bireyselleşmesini olumsuz etkileyecektir.
Günlük 1-2 saatin üzerinde tv karşısında bırakılan 0-3 yaş çocuğunda, sosyal gelişim, duygusal etkileşim ve karşılık verme, sosyal ortamlara uyum sağlama, insanlar ile ilgilenme, onlara yakınlık gösterme, yaşıtlarına ilgi gösterme, iletişimde konuşma, anlamlı jest ve mimikler, heceleme, agulama, ses çıkarma, cümle kurma için gerekli olan fonksiyonların gelişiminde gecikmeler veya yetersizlikler görülür. Bu duruma yani iletişim ve etkileşim bozukluğuna yol açabilecek diğer nedenlerin olup olmadığı da incelenmelidir.
4 -7 Yaş Arası Çocuklar ve TV
Bu dönemde anne-baba, arkadaş ve sosyal çevre ile etkileşim ve iletişim belirgin olarak artmıştır. Artık erişkinlerle birlikte belirgin olarak uyum sağlanmıştır. Bu dönemde gerek dil gelişimi, gerek motor gelişiminde önemli aşamalar kaydedilir.
TV nin bu dönemde çok aşırı izlenmesi çocuğun dil ve sosyal gelişiminde bazı sıkıntıların ve eksikliklerin oluşmasına neden olabilir. Bu dönemde çocuklar TV de gördükleri görüntüleri tamamen somut olarak yorumlarlar yani çocuklarda tam olarak soyut düşünce gelişmediği için gerek çizgi filmler gerek filmler de görülen görüntüler olduğu gibi algılanır. Çocuk bütün bunları olduğu gibi uygulamaya çalışabilir. Yani çizgi filmde gördüğü bir hareket veya sahneyi olduğu gibi yapmaya çalışabilir. Çocuk için bu dönemde şiddet içeren ve aşırı abartılı konulardan oluşan çizgi filmler oldukça sakıncalı olabilir. Bilinçaltı şiddet duygularının yerleşmesine neden olabilir. Aynı zamanda çocuğun bu dönemde izleyeceği gerilim, korku veya aşırı şiddet içeren görüntülerden çocuklar oldukça aşırı etkilenebilir, bu durum onları akla gelen görüntüler ve düşünceler ile günlerce rahatsız edebilir. Ek olarak çocukta uyku bozukluğu, yalnız kalmak istememe, korku ve endişe duyguları yerleşebilir. O nedenle anne babaların bu dönemde izlenen programlara özellikle dikkat etmesi gerekir.
7-12 Yaş Arası Çocuklar ve TV
Bu dönem, eğitim ve öğretimin başladığı okul dönemidir. Aynı zamanda TV ‘nin, eğitim amaçlı kullanımından daha fazla yararlanılabileceği bir yaş grubunu oluşturmaktadır. Bu yaş grubunda, soyut düşüncenin yerleşmeye başlamış olmasının etkileri görülür. Çocuklar, TV deki görüntülerden yetişkin düzeyinde etkilenmeye başlarlar. Yukarıda değindiğimiz gibi bu yaş grubunda da şiddet içeren, korku ve gerilime neden olan sahnelerin çocuğun gelişiminde problem oluşturacağını söylemek gerekir. Yukarıda bahsettiğimiz iletişim ve sosyal adaptasyon üzerine diğer yaş grubundaki kadar olumsuz şekilde olmaz. Çocukların bu yaşlardan itibaren TV üzerinden kazanımları, eğer iyi yönlendirilir ve seçici davranılırsa devam eder. Bu yaştaki çocukların, ders ve okul saatleri de göz önüne alınarak TV izleme saatleri uygun bir şekilde sağlanmalıdır. TV izlemenin aşırılığı durumunda; çocuğun sosyal aktivitelerinde, arkadaş ilişkilerinde, ders başarısında, sportif faaliyetlerinde, yaşa uygun becerilerin geliştirilmesinde sorunlar yaşanabilir.
Televizyondaki şiddetin çocuklar üzerindeki etkileri açısından düşündüğümüzde, görüntüler çocukların ruh sağlığını nasıl ve ne ölçüde etkilemekte? Bu konuda yapılmış çalışmalar var mı?
İnsanın doğasında mevcut bastırılmış bir davranış biçimi olan şiddet, sözcüklerde sert, katı davranış; azarlamada ve cezalandırmada aşırı gitme; inandırma ve anlaşmaya varma yerine kaba kuvvet kullanma şeklinde tanımlanıyor. En geniş haliyle saldırganlıkla bağlantılı bir davranış biçimidir.
Araştırmalar şiddete ve saldırganlığa yönelik davranışların yaşamın erken dönemlerinde öğrenildiğini göstermektedir. Ancak, yine araştırmalar, çocukların duygularını şiddet kullanmadan ifade edebilmeleri için ailelerinin büyük yardımı olabileceğini de göstermektedir. Ülkemizde ŞİDDETİN BEŞİĞİ AİLEDİR; ancak, bu sonuçlara göre, ailede başlayan şiddet okulda hemen hemen aynı yoğunlukta devam etmektedir. Şiddete karşı mücadelenin sadece ailede verilmesi yetmez; bunun okulda da sürdürülmesi gerekir.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile, D.E.Ü.Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Hannover Kriminoloji Enstitüsü işbirliği ile yapılan araştırma sonuçlarına göre şiddetin sebepleri şu şekilde sıralanmaktadır;
a) Eğitimsizlik %33.88
b) Anne-babanın ilgisizliği, %46.05
c) Şiddet içerikli yayınlar, programlar, oyunlar %14.50 dir.
Çocukların şiddete yönelmesinin sebepleri ise;
a) Çocuğun psikolojik durumu, %21.77 dir.
b) Çocuğun içinde yaşadığı sosyal çevre, %51.04 dür.
c) Çocuğun içinde bulunduğu ekonomik koşullar, %15.99 dur.
d) Büyükleri taklit, %9.35 dir.
Halkımıza göre, çocukların ve gençlerin şiddete yönelmesinin sebepleri ÖNEM SIRASIYLA esas olarak şunlardır:
⦁ Çocuğun İçinde Yaşadığı Sosyal Çevre
⦁ Anne-Baba İlgisizliği
⦁ Eğitimsizlik
⦁ Çocuğun Psikolojik Durumu
⦁ Ekonomik Koşullar
⦁ Şiddet İçerikli Yayınlar, Programlar ve Oyunlar
⦁ Büyükleri Taklit
Çocuklar taklit eder, özdeşim kurar, ölüm kavramını oyunlarındaki geri dönüşü olan bir durum olarak değerlendirir. Gerçek onun yarattığı gerçektir. Neden sonuç ilişkilerini yaşayarak görmek isterler. 2-3 yaşında ki bir çocuk birine vurduğunda ona zarar verdiğini düşünmez. Televizyon ve sinemada izlediklerini oyunlarına aktarır. Eğlence yaratan, sosyalleştiren bu oyunlardaki şiddet ve kavgaya karşı da zamanla duyarsızlaşmaya başlar.
ÖLÜM..
Yaşamın sonudur,
Geri dönülmezliktir,
Kaçınılmazdır,
Evrenseldir.
⦁ 5-6 yaş “ölüm” kavramını anlamaya başlar ama geri dönülmezliği anlamayabilir.
⦁ 6-7 yaştan itibaren evrensellik, kaçınılmazlık anlaşılmaya başlanır.
⦁ 7-10 yaş tam olarak anlar.
⦁ 10-12 yaşlarda felsefi bir ilgi vardır. Tehlikeli olabilir.
Çeşitli sebeplerle gerçekleşen ölüm kavramı, bir de ceza unsuru olarak çocukların önüne serildiğinde, zihinsel kapasitesinin sınırlı olduğu veya sosyal adalet kavramının geliştiği yaşlarda bu görüntülere tanık olmasının yarattığı stres etkileri fiziksel, duygusal, zihinsel, davranışsal ve sosyal tepkilerle de kendini gösterir.
Olayı yaşamak birinci derece, tanık olmak ise ikinci derece etkilenme kategorisindedir.
Çocuklar Nasıl Etkilenir?
⦁ Korku, çaresizlik, dehşete düşmenin etkilerini çocuklar organize olamayarak, sinirli, uyumsuz davranışlarla dışa vurabilirler.
⦁ Travmanın, kendisini ya da değişik yönlerini konu alan oyunları tekrar tekrar oynayabilirler.
⦁ İçeriğini tam anlamaksızın korkunç rüyalar görebilirler, uykuya dalma, sürdürme sorunları yaşayabilirler.
⦁ Görüntüler akıllarına tekrarlayıcı olarak gelir ve rahatsız edici olabilir.
⦁ Ya da alaya alarak, duyarsız davranarak olaydan kaçınabilirler.
Evde ve Okulda Neler yapılabilir?
⦁ Aileler bu görüntülerden çocuklarınızı öncelikle uzak tutunuz.
⦁ Görüntüleri izleyen çocuklara yaşlarına uygun olarak olayla ilgili bilgi veriniz.
⦁ Özellikle görmezden gelme, duyarsız görünme durumlarını konuşunuz.
⦁ Duygularını dile getirmesi teşvik ediniz.
⦁ Fiziksel temas kurunuz. Gerginliklerini azaltmak için oyun imkanları tanıyınız.
⦁ Okullarda uygulanabilecek Kaçınma, Etkilenme ve Aşırı Uyarılma durumlarının tespit edildiği “Olayların Etkisi Ölçeği” ile PTSB yaşayan çocuklar tespit edilerek müdahale programı oluşturunuz.
⦁ Resim yaparak gerginliklerinden kurtulmaları için yönlendiriniz.
Bazı anne babalar, çocuklarının televizyon karşısında geçirdiği zamanı sorun kabul etmekte ve ‘çocuklarını televizyon bağımlısı’ olmasından çekinmekte. Bu konuya ilişkin yaklaşımlar neler? Yani TV bağımlısı olmak gibi bir tehlike söz konusu mu?
Çağımızın teknolojik gelişmeleriyle birlikte internet bağımlılığı gibi televizyon bağımlılığından da söz edebiliriz. Beslenme ihtiyaçlarını televizyonun karşısında giderme isteği, uykularını ertelemeleri, sosyal arkadaş ilişkileri ve birliktelikler yerine evde televizyon izleme tercihi, takıntı halinde belli çizgi film, dizi ya da filmleri takip etme ve başka ihtiyaçlarını bunlar için erteleme, izleyemediği zaman pişmanlık, üzüntü ve vicdan azabı yaşamak, bunu duygusal olarak somurtma, inatçılık ve agresif davranışlarla göstermek bu bağımlılığın belirtileri olarak sayabiliriz.
Çocukların TV ile İlişkileri Nasıl Düzenlenmeli?
Çocuklar televizyonla kendilerini daha iyi değerlendirebilir, televizyonlardan aldıkları bilgileri kendi mantıklarıyla biçimlendirebilirler. Bu durumda televizyon ideal bir iletişim aracı haline gelir. Çocuğun sosyalleşmesi, yakınları ile diyalog kurması, sosyal adaptasyonu, dil gelişimi ve buna benzer konular TV izleme (aşırı miktarlarda) ile eksik kalabilir. Bu yaşlardaki çocukların, eğitici programlar harici, özellikle şiddet içeren ve çocuklar için travmatik olacak görüntülerden uzak kalmaları uygun olur. Bu hazırlıksız karşılaşılan görüntüler onlarda bilinçaltı kaygı, gerilim, korku, şiddete eğilim gibi sıkıntılara yol açabilir. Bu nedenle TV gibi iletişim araçları eğitim amaçlı olarak kullanılmalı, eğlence amaçlı ise belli sınırlarda kullanılmalıdır. Özellikle anne babalar, aile olarak birlikte izledikleri programlar konusunda oldukça seçici davranmalıdırlar. Bütün bunlara ek olarak, aşırı ve uygunsuz TV izleme durumunda, daha çok geç saatlerde izlenmesine müsade edilen programlar ile çocukların uyku ritmi bozulmakta, vakit ve motivasyon eksikliğinden dolayı çocukların oyunlar ve değişik aktiviteler ile kazanacakları motor beceriler yetersiz kalmakta, çocukların arkadaş ortamlarında kazanacakları sosyal adaptasyon yeteneği istenen seviyede olmamakta, ince motor becerilerin gelişimine ve anne babanın eğitimi için gerekli vakit azalmakta, bu yaş için gerekli olan fiziksel hareketlilik ile enerji atımı eksik kalmakta, TV nin çocuklar için bir miktar katkısı olsa bile genel olarak dil, sosyal ve motor gelişimde sıkıntılar gözlenmektedir. Bu durum, eğer anne babanın çocuğu için yeterli vakit bulmasında sorun varsa, çocukta ek olarak psikiyatrik sıkıntılar varsa, çocuğun gelişimini destekleyecek diğer faktörler eksik ise daha da büyük sıkıntı olmaktadır.
⦁ Anne baba olarak uygun model olun.
⦁ Televizyon izlemeyi günde bir ya da en fazla iki saatle sınırlandırın.
⦁ Hangi televizyon filmlerini, dizileri, çizgi filmleri (bazıları şiddet içeriklidir) izlediklerini takip edin.
⦁ Televizyon programlarında, sinemalarda ve bilgisayar filmlerinde izledikleri şiddet hakkında onlarla konuşun. Bu tür davranışların gerçek hayatta ne kadar acı verici olduklarını ve ne tür ciddi sorunlara yol açabileceklerini anlamalarını sağlayın.
⦁ Sorunların şiddet kullanmadan nasıl çözülebileceğini onlarla tartışın.
⦁ Çocuklarınızı uzun vadeli evde yalnız bırakmayın. Yalnız kalmasının zorunlu olduğu durumlarda bir yakınınız ya da telefonla ondan bilgi alın.
⦁ Sportif, eğitsel faaliyetlere yönlendirin.
⦁ Şiddet, cinsel içerikli yayınlar konusunda önceden uyarın.
⦁ Onunla birlikte izleyerek, yorum ve tartışmalarla izlediklerini değerlendirin.
⦁ Program seçmesine yardımcı olun.
⦁ Tatil günlerinde yayınlanan, çocuklar için eğitici, öğretici ve eğlendirici nitelikli programları seyretmelerini sağlayarak ya da teşvik ederek televizyon kullanımını olumlu hale getirin.
KAYNAKLAR
⦁ http://www.dbe.com.tr/tr-TR/Content/Psikoloji_Dunyasi/Makaleler/Cocuk_Psikolojisi/Televizyon_ve_Siddet_Seyda_Ozdalga.aspx
⦁ http://www.hanimlar.com/makale/cocuk-egitimi/cocuklar-bilgisayar-oyunlarindan-etkilenir-mi
⦁ Köknel Özcan, Bireyse ve Toplumsal Şiddet, Altın Kitapları Yayınevi, Kasım 2000
⦁ http://ajanspsikoloji.com/cocuklar-neden-siddet-icerikli-oyun-oynuyor
⦁ Cüceloğlu, D. (2000). İnsan ve Davranışı: Psikolojinin Temel Kavramları. 10. Basım. İstanbul:Remzi Kitabevi.