İş Ve Sosyal Hayatta Rahatlamanın Yolları

İŞ VE SOSYAL HAYATTA RAHATLAMA YOLLARI 

Rahatlama aslında sadece sakinleşmedir, yani fizyolojik ve psikolojik olarak gevşemedir. İnsan, sırtında kurma anahtarı bulunan oyuncaklara benzer. Anahtarımız stres tarafından kurulur, rahatlama yoluyla da boşalırız. Oyuncaklar gibi çalışmak için bir miktar dinamik gerilime ihtiyaç duyarız. Ancak fazla kurulursak, kırılma noktasına geliriz. Oyuncaktan farkımız, gerilimin yükselmesini durdurup, kendimizi istediğimiz anda sakinleştirebilmemizdir. 

Kişiler rahatlama ile ilgili;

1. Uzun zaman alacağı,

2. Zor teknik ve meditasyonlara gerek olduğu,

3. Sakinleşmek için her şey olup bittikten sonra yapılması gerektiği.

4. Zor ve yorucu bir günün sonunda yapılan uzun bir banyo olduğu,

Gibi önyargılara sahiptir. Ancak bunun hızlı ve basit yolları vardır. Bazen, dört dörtlük yemek yemek varken fast foodun tercih edilmesi gibi aynı şey gevşeme için de geçerlidir. Önemli olan ne zaman ve nasıl gevşemenin uygun olacağına karar vererek uygulamaya geçebilmektir.

 Örneğin iş ya da sosyal hayatımızda yaşanan herhangi bir stres taşıyan olay olsun; bu durumda olayın bitmesini ve olaydan sonra harekete geçmeyi beklersek vücudumuzdaki gerilimi arttırmış olabiliriz.

Bu yüzden ilk önce potansiyel olarak stres taşıyan bir olaydan önce değerlendirme yapmak gerekir. Kişiler günlük yaşantılarında her yeni duruma gizli bir gerilimle girer, bir sonraki olay ise bu gerilime yenisini ekleyecektir. Olayın stresli olacağı öngörülüyorsa, kişi kendisini kontrolden geçirmelidir. Yer, nere olursa olsun, 1-2 dakikalık bulunduğunuz yerde durun ve gözlerinizi kapatarak birkaç defa derin derin nefes alıp verin.

 Bütünüyle sakinleşmek gerekmez, amaç o an için işle ya da problemle başa çıkabilme kapasitesi sağlayabilmektir. Bir kaç defa yapılan nefes egzersizi demek “anahtarı” birkaç defa çevirerek kendinizi gevşetebilmenize izin vermeniz demektir.

Stresli olay öncesinde kendimizle ilgili önlemi aldıktan sonra, olay sırasında da kontrolü elimizde tutmalıyız. Stres hepimizin yaşadığı doğal bir süreçtir ve önemli olan bunu kontrol edebilme yeteneği kazanmamızdır.

Stres herhangi bir durum ya da olay karşısında açığa çıkabilir. Hangi zamanlarda kendinizi stresli yani huzursuz ve gergin hissettiğiniz konusunda farkındalık kazanmanız gerekir. Örneğin, toplantılarda mı? Görevi ya da ödevi zamanında yetiştiremediğinizde mi? Üstleriniz tarafından anlaşılmadığınızda mı? Personeliniz verdiğiniz görevi yerine getirmediğinde mi? Çocuklarınızla iletişim kuramadığınız da mı? Haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüzde mi? Vs… Bu gibi durumlarda aslında herkes kontrolün kendi elinde olmasını ister ve bu yüzden konuşmalar ve davranışlar sertleşerek kırıcı, üzücü bir hale gelebilir, yanlış kararlar alınabilir. Ancak sakin kalarak soğukkanlı olmak gerekir. Bu yüzden, bu gibi durumlarda rahatlama yolları hemen harekete geçirilerek durum analizi yapılmalıdır. Beni huzursuz ve gergin eden şey ne? Bunun için ben ne yapabilirim? Kaynağında ben mi varım yoksa diğer insanlar mı? Gerginliğin ortadan kalkması için yapabileceklerim neler? Değiştiremeyeceğim şeyler var mı? Değiştiremediklerimle nasıl baş edebilirim? Vs…

Stresli olay öncesinde ve olay anında yapabileceklerimizi değerlendirdik. Ancak her stresli olay, bir sonrakini daha da gerilimli yaşamanıza yol açar. Tehlike küçük olayların stresinin daha büyük problem yaratmak üzere birikmesidir. Bu birikimin olmaması için her olayı iyi değerlendirmemiz gerekir. Sağlıklı değerlendirme yapabilmek, olayları farklı bakış açıları ile değerlendirebilmek için sakin kalmamız, soğukkanlı olmamız gerekir. Bunu da ancak düzenli derin rahatlama ile yapabiliriz. Bu bütünüyle sakinleşmemizi sağlayacaktır. Bunun için önce nefes egzersizi (Diyafram nefesi) yapılmalıdır, yani burundan yavaş yavaş derin bir nefes alıp aynı süre içerisinde nefesinizi ağızdan bırakmanızdır. Bu 5-10 kere yapıldığında sakinleşerek daha sağlıklı kararlar almamıza yardımcı olacaktır. Günlük stres düzeyimizi kontrol etmek için nefes egzersizi dışında yapabileceklerimiz:

1. Sakinleşmek için egzersizler yapın. Herkesin ihtiyaçları ve yapmaktan hoşlandığı şeyler farklıdır (yüzmek, yürüyüş yapmak, bisiklete binmek, halı saha maçı yapmak vs…)

2. Kaslarınızı doğrudan rahatlatın.

3. Oturuş ve duruş biçiminizi gözden geçirin.

4. Duygusal gerilimi salıverin. Zaman zaman hepimiz bir şeylere öfkeleniriz, örneğin yöneticiye bağıramadığımızda, asta kibar davranmaya çalıştığımızda, arkadaşlarımıza söylemek istediklerimizi söyleyemediğimizde vs… Bunları açığa çıkarmak için yazabilir yada sesli kayıt altına alabilirsiniz. Şikâyet sebebi olabilecek her şeyin listesini yapın ve bakış açınızı bütünüyle yansıttığına ikna olduğunuzda bir kenara koyun. Ertesi gün tekrar göz atın. Hala yazdığınız ya da kayıt altına aldığınız hususlara öfke duyuyorsanız, onlarla yapıcı bir şekilde uğraşmanız gerektiğini düşünün. Öfkeniz o anlıksa mektubu atın veya kaydı silin. 

“Yazmak bir çeşit TERAPİDİR”

  Graham Green

5. Gerilimi arkadaşınızla konuşarak azaltın. Çünkü stresli olaydan sonra konuşmak insana rahatlama fırsatı verir ve bakış açısını değiştirir.

6. Fiziksel olarak yavaşlayın. Bazen hayatın koşuşturmasında çok hızlı hareket ediyoruz, bu hızımızı ayarlamamız gerekiyor.

7. Mola verin. Molalar performansı artırır. Zaman tasarrufu için ara vermemek yanlış bir ekonomi yöntemidir.

Altın kural: Yorgun düşmeden önce ara vermektir.

Molaların çeşitlerine şöyle bir bakacak olursak:

Mini molalar: Gerek duyulduğunda verilen 10-60sn.lik kendine gelme araları.

Düzenli Molalar: Saat başı verilen birkaç dakikalık aralar. Yorgun düşmeden önce ara verin. Bulunduğunuz ortamı kısa süreli terk edebilirsiniz.

Standart Aralar: İş yerinde size, çay, kahve araları gibi standart molalar veriliyor olmalı onları kullanın.

Sessiz Zamanlar: Kendi kendinize kaldığınız zamanlar, mümkünse telaşlı bir günün ortasında; gün sonunda mutlaka kendimizle baş başa kalmalıyız.

Tatiller: Bunların bir sebebi vardır. Alınan bir elektronik eşyayı uzun süreli kullandığımızda fazla ısınacak ya da arıza çıkaracak diye dinlendiriyorsak insanlarda aynı şekildedir. Yeniden çalışmaya motive olması amaçlı tatile ihtiyacı vardır. Bu nedenle tatiller verimli ve doya doya yaşanmalıdır.

Tatilden döndükten sonra daha verimli çalışılır.

8. Etkinlik değiştirin. “Bir değişiklik, en az dinlenmek kadar iyidir”

9. İşinizde öncelikleri belirleyin.

10. Düşünmeye zaman ayırın.

11. Kendinize kaçış mekanizmaları yaratın.

“Eğer başımın ağrıyacağını hissedersem durup kısa bir yürüyüşe çıkacağım”.

12. Kendinize yalnız kalabileceğiniz sessiz zamanlar yaratın. Sessiz anlar, daha derinlemesine gevşeme tekniklerine başvurmaksızın rahatlama imkanı sağlar. Örneğin; gün ortasında yarım saatlik zaman ayırın ya da araba parkında arabada 10dk. Oturun veya gazete okuma (okuyormuş gibi yapma). Amaç sessiz bir ortamda yalnız kalabilmektir.

13. Gevşeme mekanizmaları geliştirin. Gevşeme mekanizmaları, rahatlamaya yardımcı olan ateşleyicilerdir. Müzik dinlemek, okumak, yazmak gibi.

 Gün içerisinde yapabileceklerimizin dışında sağlıklı hareket edebilmek ve sağlıklı düşünebilmek için vücudumuzun ihtiyacı olan uyku düzenine de dikkat etmeliyiz.

UYKUDAN EN İYİ ŞEKİLDE YARARLANMA

1. Yatma kalkma vakitlerini bir düzene bağlayın. Vücudunuz belli bir ritme girer.

2. Akşam erken saatlerde biraz egzersiz yapın. Vücudumuz gerçekten dinlenme ihtiyacı duyar.

3. Yatağa girmeden önce kısa bir yürüyüşe çıkın.

4. Yatmadan bir saat önce gevşemeye başlayın.

5. Yatmadan önce ağır yemekler yemeyin.

6. Yatmadan hemen önce süt için.

7. Uykudan önce rahatlayıcı bir banyo yapın.

8. Kafanızı meşgul eden bir şey varsa, üzerine konuşun ya da zihninizde nasıl baş edebileceğinizi kurun. Yeterince uğraştığınızı düşündüğünüz zaman uyumaya gidin.

9. Yatmadan önce düşünce ve dileklerinizi yazıya dökün.

10. Yatağınızın yanında kağıt kalem bulundurun. Gelecek parlak fikirleri not edip uykunuza dönebilirsiniz.

11. Gözlerinizi kapatın ve uykuyu düşünün. “esneme” kelimesini göz önüne getirin.

12. Uyanırsanız yatakta kalmayın. Kalkın ve bir şeyler yapın. Yorgunluk hissettiğinizde tekrar yatağa girin

Bardağı Yere Bırakın Bugün

Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. Herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu : 

“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” 

'50gm!' .... '100gm!' .....'125gm' 

..diye öğrenciler yanıtladı. 

“Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem,” dedi profösör, “ama, benim sorum şu ki : 

“Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?” 

‘Hiçbir şey' …..diye yanıtladı öğrenciler. 

“Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?” diye sordu profesör bu kez… 

“Kolunuz ağrımaya başlardı efendim” diye öğrencilerden biri yanıtladı 

“Haklısın, peki şimdi ben 1 gün boyunca tutsam ne olurdu?” 

“Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı, batar vs gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız!”….. tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler 

“Çok iyi. Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?” 

diye sordu profesör. 

“Hayır….” diye yanıtladı herkes 

Peki o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?” 

Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar. 

“Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?”diye tekrar profesör sordu. 

“Bardağı bırakın düşsün!” diye öğrencilerden biri yanıt verdi. 


“Kesinlikle!” dedi, profesör. 

“Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürsün. Başınız ağrımaya başlar. 

Daha uzun düşünün. Artık seni bitirmeye ve hiçbir şey yapamamana neden olur. Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir, Fakat DAHA ÖNEMLİSİ onları her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır (bardak gibi). Bu şekilde strese girmez ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her mücadele ile başa çıkabilecek güçte olursunuz! 

 Bu yüzden bugün iş yerinizden ayrıldığınızda, Sevdiklerinize şunu hatırlatın : ‘BARDAĞI YERE BIRAKIN BUGÜN!’

Hazırlayan : İmran EMİR